Eksternal radyasyon tedavisinde uygulanan radyasyonun hasta yakınlarına ya da çevreye yayılması ya da bulaşması söz konusu değildir. Eksternal radyoterapi uygulanan kişiler, ev halkı, yakınları ve çevreleri için bir sakınca oluşturmazlar. Radyoaktif maddelerin vücut içine yerleştirildiği brakiterapi uygulamalarında ve ağızdan ya da damardan uygulanan radyoaktif madde tedavilerinde (sistemik tedavi) ise hastalar geçici bir süre etraflarına radyasyon yayabilirler. Bu süre içinde hastalar izole özel hastane odalarında izlenirler ve birkaç hafta hamileler ve 18 yaşından küçük çocuklardan uzak durmaları önerilir.
Brakiterapide (internal radyoterapi) radyoaktif kaynak doğrudan tümör içerisine (interstisiyel) veya vücut boşluklarına (intrakaviter vb.) yerleştirilir. Brakiterapi, rahim ağzı, rahim, meme, prostat, akciğer vb. kanserlerin tedavisinde tek başına ya da eksternal radyoterapi ile birlikte uygulanabilmektedir. Bu işlem günümüzde daha çok uzaktan kumandalı sonradan yüklemeli cihazlar yardımı ile gerçekleştirilmektedir. İşlem sırasında radyoaktif kaynak özel bir bağlantı tüpü aracılığı ile gönderilir ve işlem sonrası da radyoaktif kaynak tekrar cihaza geri çekilir.
Günümüzde en sık uygulanan eksternal tedavi yaklaşımı 3-boyutlu konformal radyoterapidir. Hedef hacimlerin daha iyi kapsandığı ve kritik organların daha iyi korunduğu diğer tedavi modalitelerine ise yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT), görüntü klavuzluğunda radyoterapi (IGRT), tomoterapi, stereotaktik radyocerrahi ya da radyoterapi (Gammaknife, Cyberknife vb.) ve proton tedavisi örnek olarak verilebilir. Teknolojideki hızlı gelişmeler ile radyoterapi giderek daha etkili ve güvenli bir şekilde uygulanabilmekte ve kanser tedavisindeki başarı oranları giderek artmaktadır.
Eksternal tipte radyasyon tedavisi çoğu kez hastanede yatmadan radyasyon onkolojisi polikliniklerinde uygulanmaktadır. Bu tedavi şeklinde, yüksek enerjili radyasyon, kanserli bölgeye dışarıdan cihazlar aracılığı ile verilir. Eksternal radyasyon tedavisinde yaygın olarak kullanılan tedavi cihazları “lineer akseleratör” lerdir (LINAC). Bu cihazlarda hızlandırılmış elektronlar ile yüksek enerjili radyasyon elde edilmektedir.
Radyasyon enerjinin yayılması ve ilerlemesi şeklinde tanımlanmaktadır. Yüksek enerjili ışınları kullanarak hastalıkların tedavi edilmesine radyoterapi adı verilmektedir. Radyoterapi, “ışın” ya da “şua” tedavisi olarak da bilinmektedir. Radyasyon onkolojisinde kullanılan radyasyon, iyonizan radyasyondur. İyonizan radyasyon, atomdan elektron sökerek atomun iyonlaşmasına ve iyonizasyonu takip eden biyolojik olaylar zinciri ile hücrelerin hasar görmesine neden olan radyasyon türüdür. X-ışınları, gama ışınları ve yüklü parçacıklar tedavide kullanılan iyonize radyasyon tipleridir. İlk olarak bu enerji vücut içerisindeki hastalıkları tespit etmede kullanılmıştır. Sonraları belirli dozlarda kullanılan radyasyonun bazı hastalıkları tedavi edici özellikte olduğu saptanmıştır. Günümüzde radyasyon tanı amacıyla kullanıldığı gibi yaygın olarak kanser ve daha az sıklıkla diğer bazı hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır.
Radyasyon tedavisi, hafta sonları hariç, haftanın 5 günü poliklinik koşullarında uygulanmaktadır. Toplam tedavi süresi tümörün tipine, tedavi şekline (küratif/palyatif), radyoterapi dozuna ve daha önce uygulanan tedavi yaklaşımlarına bağlı olarak 1 günden 7 haftaya kadar değişkenlik gösterir. Günlük tedavi süresi genellikle 15-30 dakikadır.
Radyasyon tedavisi eksternal ve brakiterapi olmak üzere iki şekilde uygulanabilir. Tedavi cihazları radyasyondan korunma amaçlı olarak özel odalarda yer alır ve kumanda odasından teknisyenlerce kontrol edilir. Radyoterapi teknisyeni, aynı simülatörde olduğu gibi hastanın tedavi masasına yatmasını sağlar ve tedavi alanını ayarlar. Sonrasında tedavi cihazını çalıştırmadan önce hastanın bulunduğu odadan ayrılır ve kumanda odasına geçer. Kumanda odası, hemen tedavi odasının yanındaki bir odadır ve bu odadan televizyon kameraları aracılığı ile tedavi odası izlenebilmektedir. Ayrıca hastanın herhangi bir ihtiyacı olduğunda konuşmaları “Intercom” adı verilen bir mikrofon sistemi yolu ile duyulabilmektedir. Gerekli olduğunda (hasta kendini rahatsız ya da hasta hissettiği zaman) tedavi durdurulabilir ve tedavi ekibi odaya girebilir. Tedavi sırasında hastanın hareket etmemesi çok önemlidir. Radyoterapi cihazı çalıştığında radyasyon görülmez, duyulmaz ve muhtemelen hiçbir şey hissedilmez.
Radyasyon tedavisi uygulanan hastaların vücutlarına, tedavi alanlarının belirlenmesi için özel kalemler ve işaret bantları ile işaretler konulur. Tedavi teknisyenleri, bu işaretleri düzenli olarak yenilerler. Bu işaretlerin tedavi süresince korunması çok önemlidir. Belirsizleşmeye başlayan ya da kaybolan işaretler evde çizilmemeli, tedavi teknisyeni ve doktora haber verilmelidir. Hastaların tedavi süresince yıkanmasında sakınca yoktur. Ancak işaretlerinin çıkmaması için aşırı sıcak su, kese ve lif kullanılmaması önerilmektedir.
Radyasyon tedavisi sırasında yeterli-dengeli beslenmek ve kilo kaybetmemek çok önemlidir. Normal hücrelerin kendini yenileyebilmesi için kalori ve proteinden zengin yiyecekler tercih edilmelidir (örn. et, balık, tavuk, peynir, yoğurt ve süt). Az ve sık aralıklarla yemek yemek hem daha fazla besin alınmasını hem de sindirim ile ilgili problemlerin azalmasını sağlayacaktır.
Tedavi edilen bölgedeki cilde deodorant, parfüm, kolonya, kozmetik türü maddeler ya da doktora danışmadan herhangi bir ilaç sürülmemelidir. Tedavi edilen bölge ılık su ile temizlenmelidir, ovalama, lifleme ve keselemeden kaçınılmalıdır. Tedavi edilen bölgedeki cilt ısıya duyarlı olabileceği için sıcak ya da soğuk uygulama yapılmamalıdır. Tedavi bölgesinin üzerine sıkı giysiler giymekten kaçınılmalı, bol ve pamuklu giysiler tercih edilmelidir. Tedavi bölgesinin tıraş edilmesi gerekiyorsa doktorunuza danışarak elektrikli traş makinesi kullanabilirsiniz. Kesinlikle jilet, ağda, traş öncesi losyon ya da tüy dökücü krem gibi ürünler kullanılmamalıdır. Tedavi edilen bölge güneşten korunmalı, dışarıya çıkmadan önce mümkünse tedavi edilen bölge kapatılmalıdır. Güneş ışınlarından korunmak için, tedavi edilen bölgeye göre, uzun kollu, pamuklu giysiler ile şapka giyebilir ve doktorunuza danışarak koruyucu faktörler içeren ürünler kullanabilirsiniz.
Radyasyon tedavisi sırasında, tedavi edilen bölgedeki cilde çok dikkat edilmesi gereklidir. Tedavi edilen bölgedeki cilt normalden daha hassas hale gelir ve çok kolay yaralanabilir. Ciltte kızarıklık, tahriş ve güneşte bronzlaşmış gibi cilt renginde koyulaşma görülebilir. Birkaç hafta sonra tedavi bölgesindeki cilt çok kuru hale gelebilir, kaşıntı ve rahatsızlık hissi oluşabilir.
Beyin ve kafatası bölgesine radyasyon uygulanan hastalarda saçlar dökülebilir. Saç dökülmesi, alınan radyasyon dozu ve uygulanan bölgenin genişliğine göre değişebilir. Örneğin beyin bölgesinin tamamına radyasyon uygulanan kişilerde tam saç kaybı görülürken, yalnızca bir kısmına radyasyon uygulanan kişilerde kısmi saç kaybı olması beklenir. Sıklıkla tedavi sonrası saçlar aylar içerisinde yeniden çıkar. Ancak saçın kalitesi, rengi ve şeklinde değişiklik olabilir. Saçlı derinin olduğu bölge dışında bir bölgeye radyasyon uygulanan kişilerde, radyasyon tedavisine bağlı bir saç dökülmesi olmayacaktır.
Radyasyon tedavisi tamamlandıktan sonra, tedavi sonucunun ve yan etkilerin değerlendirilebilmesi için belirli bir zaman sonra ve belirli aralıklarla kontrollere gelinmesi gereklidir. Kontrol muayeneleri doktorunuz tarafından başka şekilde önerilmediği sürece genellikle ilk yıl üç ayda bir, sonraki iki ile üç yıl altı ayda bir ve daha sonraları ise yılda birdir. Kontrollerde fizik muayenenin yanı sıra bazı kan tetkikleri ve görüntüleme tetkikleri istenebilir. Kontrollere zamanında gelinmesi sağlığınız için çok önemlidir.
Radyoterapi ve kemoterapinin eş zamanlı uygulanmasına kemoradyoterapi denir. Bazı kanser tiplerinde radyasyon tedavisinin kemoterapi ile birlikte kullanılması tedavinin etkinliğinin artmasına neden olur ve tümör daha iyi kontrol edilebilir. Kemoterapi, kanser hücrelerinin radyasyona duyarlılığını arttırarak radyasyonun daha etkili olmasını sağlar. Kemoterapi ve radyasyon tedavisinin birlikte kullanılması yan etkilerin görülme olasılığını arttırabilir. Bu nedenle, eş zamanlı tedavi gören hastaların düzenli aralıklarla kontrolleri yapılmalıdır.
Radyasyon tedavisi küratif ya da palyatif amaçla uygulanabilir. Küratif tedavi ile kanserin tamamen ortadan kaldırılması ve hastaların tekrar eski sağlıklarına kavuşması hedeflenmektedir. Tedavinin mümkün olmadığı durumlarda ise palyatif tedavi ile kansere bağlı gelişen semptomların (ağrı, kanama, nefes darlığı vb.) düzeltilmesi ya da hafifletilmesi amaçlanmaktadır. Radyasyon tedavisinin amacı uygulandığı bölgedeki kanserli hücreleri öldürmek ya da bölünerek çoğalmalarını engellemektir. Kanserli hücreler vücudumuzdaki normal hücrelerden daha hızlı bölünen ve büyüyen hücreler olduklarından radyasyondan daha çabuk etkilenirler. Bu nedenle kanserli bir bölgeye radyasyon uygulandığında çok sayıda kanserli hücre yok edilirken daha az sayıda normal hücre radyasyondan etkilenir. Radyasyon tedavisi ameliyat öncesi (neoadjuvan ya da preoperatif radyoterapi) tümörün küçültülmesi ve yan etkilerin azaltılması amacı ile kullanılabildiği gibi, ameliyat sonrası (adjuvan ya da postoperatif radyoterapi) ameliyat edilen bölgede kalan kanser hücrelerinin yok edilmesi amacı ile de kullanılabilir.
Radyasyon tedavisi kanserli hücrelerin çevresindeki normal hücreleri de etkilediği için, tedavi uygulanan bölgeye göre bazı yan etkilere neden olabilir. Radyasyon tedavisinde akut ve kronik olmak üzere iki tip yan etki vardır. Akut ya da kısa dönem yan etkiler tedavi başladıktan sonra meydana gelebilir ve genellikle tedavi bitiminden birkaç hafta sonra tamamen iyileşir. Kronik ya da uzun dönem yan etkiler tedaviden aylar ya da yıllar sonra gelişebilir ve bazen kalıcı olabilir. En sık görülen akut yan etkiler halsizlik, yorgunluk, ve iştahsızlık olup bunlar tedavi bölgesine bağlı olmaksızın radyasyon tedavisi alan tüm bireylerde meydana gelebilir. Diğer yan etkiler kişiye, radyasyon uygulanan bölgeye ve radyasyon dozuna bağlı olarak değişir. Genel olarak cilt değişikliklerinin yanı sıra, baş ve boyun bölgesine tedavi uygulanan hastalarda saçlarda ya da kıllarda dökülme ve yutma güçlüğü; karın bölgesine tedavi uygulanan hastalarda bulantı, kusma ve ishal; pelvis bölgesi tedavi edilen hastalarda ise idrarda ya da makatta yanma ve kanama görülebilmektedir. Bu yan etkiler sıklıkla geçicidir ve büyük oranda çeşitli ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Radyoterapiye bağlı olarak geç dönemde nadiren ikincil kanserler gelişebilmektedir.
Radyoterapi bölümlerinde radyasyon onkologları, fizik mühendisleri, dozimetristler, teknisyenler, hemşireler ve sekreterler görev yapar.
Radyasyon tedavisine karar verildikten sonra ilk aşama tedavi bölgesinin belirlendiği ve işaretlendiği simülasyon işlemidir. Simülasyon işleminde tedavi alanlarının belirlenmesi için röntgen cihazı ya da sıklıkla bilgisayarlı tomografi cihazları kullanılır. Doğru bir planlama için hastanın tedavi pozisyonu ile aynı pozisyonda görüntüleri alınmalıdır. Bunun için hastanın simülatör masasına uzanması ve belirli bir süre hareketsiz kalması gereklidir. Bu amaçla, vücuttaki tümörün yerleşimine göre, tedavi süresince hastanın sabit kalmasını sağlayan ve hastanın yatış konforunu arttıran kişiye özel çeşitli düzeneklerden (termoplastik baş-boyun maskesi, akciğer tutacağı, diz altı desteği, vücut şeklini alabilen özel vakumlu yataklar vb.) yararlanılır. Simülasyon işlemi genellikle 15 dakika ile 1 saat arasında bir vakit alabilir.
Simülasyon işleminden sonra, hastaların çekilen bilgisayarlı tomografi görüntüleri tedavi planlama bilgisayarlarına aktarılır. Sonrasında, radyasyon onkologları tarafından tedavi edilecek hedef hacimler ve bu yapıların komşuluğundaki radyasyona maruz kalması istenmeyen normal dokular konturlanır. Bu işlemi, fizik mühendisleri tarafından yapılan tedavi planlama süreci takip eder. Son aşamada ise tedavi planları hekim tarafından değerlendirilir ve hedeflerin en iyi kapsandığı tedavi planları seçilirken normal dokular için belirlenen sınır değerler aşılmamaya çalışılır.
Stereotaktik radyocerrahi ya da radyoterapi, stereotaktik olarak işaretlenmiş hedef hacme tek veya birkaç fraksiyonda yüksek doz radyasyon uygulanmasıdır. En gelişmiş konformal tedavi tekniği olan bu yöntemde çok sayıda farklı açılardan ışın demetleri hedef hacme yönlendirilir ve ışınların çakışma bölgesinde yüksek dozlara çıkılırken hedef hacim dışındaki normal dokularda hızlı doz düşmesi sağlanır. Özellikle 4 cm’den küçük hedef hacimlerde doz dağılımında diğer radyoterapi tekniklerine göre ciddi avantajlar sağlanır. Anabilim dalımızda mevcut olan Cyberknife® cihazı ile kraniyal ve ekstrakraniyal tümörlerin tedavisinde stereotaktik radyocerrahi ya da radyoterapi uygulanabilmektedir.