Evet, bazı durumlarda ameliyat sırasında hastadan alınan biyopsi örneğinin patolog tarafından özel yöntemlerle incelenmesi ve acil tanı konulması söz konusudur. Bu durum “frozen kesit” veya “intraoperatif konsültasyon” olarak bilinir. Cerrah ameliyat sırasında patoloğun tanısını bekler ve bu tanıya gore ameliyatını yönlendirir. Bu gibi durumlarda hasta tarafından hiç karşılaşılmayan patoloğun hayat kurtarıcı bir rolü olabilir.
Beyin tümörü de diğer organların tümörlerine benzer şekilde kontrolsüz büyüyen hücrelerin beyinde oluşturduğu kitledir. Ancak beyin pek çok kritik fonksiyonunun merkezi olduğundan, bu organda ortaya çıkan tümörlerin ciddi sonuçları vardır. Tüm tümörler için olduğu gibi beyin tümörü tanısı için de en doğru tek yol biyopsidir. Cerrah biyopsi yapar ve patolog kesin tanı koyar ve tümörün iyi huylu veya kötü huylu olup olmadığını belirtir.
Doku ve hücrelerin mikroskop altında incelenebilmesi için çıkarılması olarak tanımlanır. Doku veya sıvı örneği ince bir iğne yardımıyla çıkarıldığında işleme iğne biyopsisi veya ince iğne aspirasyonu adı verilir. Biyopsi örneği genellikle küçüktür ancak mevcut anomaliyi yeterince temsil edebilecek kadar da büyük olması gerekir, aksi taktirde biyopsinin incelenmesinden sağlıklı sonuç alınamayabilir. Bazen anomalinin tümünün çıkarılması gerekmektedir ki sıklıkla tanı yanısıra tedavi amaçlı olan bu durumda patolojiye çok daha büyük bir parça, hatta tüm bir organ gönderilebilir. Bu tür biyopsiye eksizyonel biyopsi adı verilir.
Biyopsi örneği %10’luk formol solüsyonu ile dolu bir kap içerisine konularak patoloji bölümüne ulaştırılır, bu sıvı dokuların bozulmasına engel olur, aksi taktirde örnekler patolojik inceleme için uygun olmaktan çıkar. Biyopsi örnekleri bu şekilde oda sıcaklığında uzun süre saklanabilir. Ancak formol içerisinde saklanan doku bozulmamakla beraber bu süre uzadığında ( 72 saati geçmemesi tercih edilir) formol sonradan gerekebilecek olan bir takım ek tetkikleri olumsuz etkileyebileceğinden örneğin en kısa zamanda patoloji bölümüne ulaştırılması idealdir. Daha sonradan patoloji bölümünde örnekler paraffin içine gömülü bloklar olarak oda sıcaklığında saklanır. Bu bloklardan elde edilen ve cam üzerine konulan ince kesitler özel boyalarla boyanarak mikroskop altında incelenen preperatlar haline gelir. Bu preperatlar da oda sıcaklığında saklanır.
Doku örnekleri biyopsi yapılır yapılmaz etiketlenir ve patoloji bölümüne etiketli (hangi hastaya ait olduğu belli) olarak ulaştırılır. Patoloji bölümünde her örneğe bir biyopsi numarası verilir ve bu numara biyopsi raporunda yazılır.
Evet, götürebilirsiniz. Patoloji raporunun bir kopyası ile bölümümüz arşivinden vakalar hastaya verilir. Bu gibi durumlarda paraffin bloklardan yeni kesitler yapılarak bunların hastaya verilmesi tercih edilir ve bu durumda kimlik talep edilmez. Ancak bunun mümkün olmadığı veya orijinal blok ve preperatların istendiği durumlarda blok ve preperatlar geri getirilme koşuluğuyla kimlik karşılığı hastaya teslim edilir. Bunun nedeni blok ve preperatları belli bir sure saklama yükümlülüğümüzün olması yanısıra bu materyallerin patoloji raporunda yer alan bulgulara kanıt teşkil etmesinden dolayıdır.
Benign, iyi huylu anlamına gelen Latince bir kelimeden türetilmiştir. Teoride tüm benign tümörler iyi davranışlı olup hasta için ciddi bir tehlike teşkil etmezler. İyi huylu tümörler genellikle kolayca normal dokulardan ayrılır ve bu nedenle cerrahi olarak çıkarılabilirler. Ancak beyin tümörlerinde olduğu gibi bazen yer aldıkları alana bağlı olarak iyi huylu tümörler dahi hasta için sıkıntılı durumlar yaratabilir veya ölüme neden olabilir.
Kanser anormal hücrelerin kontrolsüz ve düzensiz çoğaldığı bir durumdur. Her organ ve dokuya ait birçok tip kanser vardır.
Bazı durumlarda kan tetkikleri kanser açısından kuvvetle şüpheli veriler verebilir, nerdeyse tanısal olarak nitelenebilir (prostat kanserinde PSA, hepatoselüler kanser veya bazı testis kanserlerinde AFP düzeyinin olduğu gibi). Ancak kanserin kesin tanısı ancak patolojik inceleme ile mümkündür.
Evet, birçok durumda kanserin mikroskopik olarak tanınması kolaydır. Ancak kesin tanı için daha kapsamlı incelemenin ve immünhistokimya ve moleküler analizler gibi özel tetkiklerin gerektiği durumlar da olabilir.
Kemik içeren doku örnekleri çok sert olduklarından bunlardan mikroskopik inceleme için gereken kesitlerin alınabilmesi için öncelikle dekalsifikasyon denen bir süreçten geçirilerek yumuşatılması gerekir. Bu nedenle kemik dokuya ait büyük örneklerin patolojik inceleme süresi diğer örneklerden daha uzun sürer.
Kemik iliği ve kemik doku gibi patolojide kesit alınabilmesi için dekalsifikasyon denen süreçten geçen dokulardan, bu süreç sırasında DNA ve RNA’yı oluşturan nükleik asitler parçalandığından, bu örneklerden moleküler çalışmaların yapılması uygun değildir.
Malign, kötü huylu anlamına gelen Latince bir kelimeden türetilmiştir ve benign tersi olarak kullanılır. Kötü huylu tümörler genellikle köken aldıkları dokuların sınırlarına bağlı kalmayıp çevre dokuyu istila ederler (infiltrasyon, invazyon). Yanı sıra malign hücreler orijinal kitleden kopup kan veya lenfatik dolaşıma girebilir, böylelikle köken aldıkları organdan uzaklara vücudun başka yerlerine yayılabilir (uzak metastaz).
Evet, moleküler çalışmaların birçoğu parafin bloktan yapılabilir.
Özellikle bazı kanser tipleri ile ilişkili olarak tanımlanmış bazı DNA bozukluklarının saptanması için testler mevcuttur. Patologlar gerektiğinde tanısal amaçlı olarak bu testleri kullanabilir.
Doku örneğinde ne tür anormalliklerin olduğunu anlamak için doku ve hücreleri mikroskop altında inceler. Bu inceleme sonucu tanıyı açıklayan bir rapor yazar. Raporda yer alan bilgiler klinisyenin hastanın tedavi sürecini planlamasına yardımcı olur.
Patolog biyopsi örneklerini, bunlara ait doku ve hücreleri mikroskop altında inceleyerek hastalıkları teşhis eden bir uzmandır. Patoloji başta kanser olmak üzere birçok hastalığın kesin tanısının verilmesi üzerine yoğunlaşmış bir uzmanlık dalıdır. Patolog tarafından verilen hizmetler genellikle refere eden klinisyen aracılığıyla olur. Birçok hastanın hiç karşılaşmadığı patoloğun doktorun doktoru olma gibi bir rolü vardır.
Evet görüşür. Bu gerek hasta talep ettiğinde hastanın patoloğu ile görüşmek istemesi şeklinde, gerekse patolog hasta hakkında bilgi edinme ihtiyacı duyduğunda patoloğun hasta ile görüşmek istemesi şeklinde olabilir.
Patolog tıp doktorudur.
Patoloji raporu biyopsi örneğinin belli bir hastaya ait olduğunu belirten ve tanının detaylarını içeren bir rapordur.
Patoloji raporunda aşağıda sıralanan bilgiler yer alır
• Hasta bilgisi : Ad-soyad, yaş
• Hastanın doktorunun adı
• Biyopsi tarihi
• Örneklenen doku tipi ve örnekleme şekli
• Klinik ön tanı
• Makroskopik tarif: Dokunun boyutu, ağırlığı, rengi ve çıplak gözle dokuda görülebilen değişiklikleri tanımlar
• Mikroskopik tarif: Mikroskop altında dokuda izlenen değişiklikleri tanımlar
• Tanı: Makroskopik ve mikroskopik inceleme sonrası elde edilen tanıyı tanımlar
• Patoloğun ve laboratuarın adı
Patolojik inceleme sonrası “kanser/neoplazi” tanısı verildiyse patoloji raporunda aşağıda sıralanan ek bilgiler yer alır.
- Tümör tipi ve derecesi (hücrelerin mikroskop altında ne kadar anormal göründükleri ve tümörün hangi hızda büyüyüp yayılabileceği hakkında bilgi veren özellikler)
- Tümörün boyutu
- Tümörün cerrahi sınırları
1. Pozitif cerrahi sınır: tümörün hastadan çıkarılan parçanın cerrahi kesi yerinde devam ediyor olması durumudur
2. Negatif ve intakt cerrahi sınır: hastadan çıkarılan parçanın cerrahi kesi yerlerinde tümör olmaması
3. Cerrahi sınıra yakın: hastadan çıkarılan parçanın cerrahi kesi yerlerinde tümör olmaması ancak tümörün bu cerrahi kesi sınırlarına çok yakın olması
- Tanıya varabilmek için kullanılan ek tetkiklerin sonuçları hakkında notlar
Biyopsi örneği kanserli olarak tanımlandıktan sonra rutin boya olan hematoksilen eosin (H&E) ile belirlenemeyen bazı özelliklerin tanımlanabilmesi için patolog ek tetkikler isteyebilir. Bunlardan en sık kullanılanı immünhistokimyasal boyamalardır. İmmünhistokimya hücrelerdeki bazı spesifik antijenleri tanımak için antikorların kullanıldığı bir yöntemdir. İmmünhistokimyasal tetkikler sıklıkla
• Kanser/neoplazinin hangi hücreden köken almış olduğunu anlamak
• Farklı kanser tipleri arasıda ayırım yapmak
• Kanserleri alt tiplerine ayırmak Için kullanılır.
Ek tetkiklerin bir diğeri ise moleküler tanısal tetkiklerdir. Bu tetkikler kanserli hücrelerde tanımlanmış ve tanısal olan özgün genetik anomalileri saptamak için kullanılır ve sonuçlar patoloji raporuna eklenir.
-
• Floresan in situ hibridizasyon (FISH): Belli genlerin pozisyonunu tanımlar. Kromozomal anomalileri ve translokasyonlar (bir genin bir yerden diğer bir yere göçü), delesyonlar (bir genin eksikliği) veya amplifikasyonlar (bir genin sayıca artışı)gibi genetik anomalileri tespit etmek için kullanılır.
-
• Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR): Tanısal anlamı olan özgün DNA sekanslarının birçok kopyasının oluşturularak tespit edilmesi esasına dayanır
-
• “Real-time” veya “kantatif” PCR: Tanısal anlamı olan özgün bir DNA sekansının miktarının ölçümünü sağlar
-
• “Reverse-transcriptase” Polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR): Tanısal anlamı olan özgün bir RNA sekansının birçok kopyasının oluşturularak tespit edilmesi esasına dayanır
Evet. Günümüzde hedefe yönelik tedavi kapsamında özelliklede kanser tedavisi için mevcut bazı ilaçların hastaya verilebilmesi için bu hastalara ait biyopsi tetkiklerinde hangi ilaçtan fayda göreceklerini belirten bir takım ek tetkik sonuçlarının yer alması gerekmektedir. Bu ilaçlar için gereken ek tetkiklerin doku üzerinde yapılması gerektiği için buna yönelik çalışmalar genellikle ana patoloji raporunun içinde (meme kanserinde C-erb-B2 düzeyini olduğu gibi) veya patolog tarafından ayrı bir rapor şeklinde bildirilirler.
Kanuni olarak her patolog her biyopsiye bakabilir. Ancak hızla artan bilgi yoğunluğu göz önüne alındığında bir patoloğun tüm patolojinin detaylarına hakim olması zordur. Bu nedenle büyük hastanelerde patolojinin çeşitli dallarında yoğunlaşmış, bilgi ve deneyim birikimi daha fazla olan hekimler vardır. Bizim hastanemizde de gastropatoloji, jinekopatoloji, nefropatoloji, üropatoloji, hematopatoloji, sitopatoloji, kemik ve yumuşak doku patolojisi, meme patolojisi, endokrin patoloji, nöropatoloji, kulak burun boğaz patolojisi, dermatopatoloji, akciğer patolojisi, ve oral patoloji üzerine uzmanlaşmış patologlar bulunmaktadır ve bölümümüze gelen örnekler örneğin ait olduğu bölge ile iligili uzmanlaşmış patolog tarafından değerlendirilir.
Kanuni olarak parafin blokların 10 yıl, preperatların 20 yıl, raporların süresiz saklanma zorunluluğu vardır. Hastanemizde blok ve preperatlar hiç bir şekilde atılmaz, rapor, blok ve preperatların tümü süresiz saklanır.
Tanısı zor vakaları birden fazla patoloğun değerlendirmesi bölümümüzde sık görülen bir durumdur. Patologlar sıkıntılı vakaları birbirleri ile paylaşırlar. Yanısıra patolog, onkolog ve cerrahların bir araya geldiği “tümör board”u olarak adlandırılan ve hastaların tüm detayları ile bir arada tartışıldığı toplantılar da gerçekleştirilir ve bu toplantılarda patolojik bulgular hasta ile ilgili tüm doktorlarla paylaşılır. Bu toplantılar ile hastanın tanı ve tedavisi ile ilgili bir karara varılır.