Anal fissür özellikle kabızlığı olan çocuklarda sert dışkıya bağlı anal bölgede oluşan çatlaklardır. Dışkılama sonrası anal bölgede çizgisel kanamalara neden olabilir. Anal fissürü olan çocuklarda dışkılama ağrılıdır ve çoğu kez çocuklar tuvalete gitmekten kaçınırlar. Anal fissürü olan çocuklarda hem kabızlığın, hem de çatlakların önlenmesi gerekir. Kabızlık için çocukların yaşına uygun beslenme önerileri verilir. Uzun süre kabız olan çocuklarda dışkıyı yumuşatmak amacıyla ilaç tedavisine, nadiren de lavmanlara başvurulabilir. Anal fissür sıcak oturma banyosu ve anal bölgeye lokal anestezik etkili onarıcı pomadların uygulanması ile giderilebilir. Bazı çocuklarda kabızlık ve anal fissür tedavisi uzun süreli olabilir.
Musküler tortikolis boyun eğriliği demektir. Birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Boyunu sabitleyen ve hareketlerine katkıda bulunan sternokleidomastoid kasının sertleşmesine bağlı gelişir. Bebeğin boynu kalınlaşan kasın olduğu tarafa eğrilirken, bebeğin yüzü karşı tarafa yönelir. Bir yaşından küçük bebekler germe egzersizleri ile takip edilirler. Bir yaşını geçen ve germe egzersizlerinden fayda görmeyen bebeklerde cerrahi tedavi planlanır. Cerrahi tedavide ise sert olan boyun kasının bir kısmı çıkarılarak eğrilik giderilir. Bu işlem sonrası hastalar 1 gece yatırılarak izlenir ve bir ay boyunca boyunlukla takip edilirler.
Göbek düştükten sonra göbekte olan sarı akıntı göbek granülomuna bağlıdır. Göbek granülomu poliklinikte gümüş nitratla koterize edilerek tedavi edilir. Bazı durumlarda birkaç kez gümüş nitrat uygulaması gerekebilir. Göbekten olan kanlı akıntı infeksiyona bağlı olabileceği gibi kanama bozukluklarının bulgusu olabilir ve mutlaka uzman hekimler tarafından araştırılması gerekir. Yenidoğanlarda göbekten olan iltihabi akıntı ve göbek etrafında kızarıklık olması olası bir göbek infeksiyonunu düşündürür ve mutlaka tedavi gerektirir. Göbekten ender olarak idrar veya barsak içeriğide gelebilir. Bu gibi durumlarda çocuk cerrahisi uzmanına başvurulmalıdır.
Çocuklarda kaza ile temizlik maddelerinin alınması çok sık görülmektedir. Bu maddeler yemek borusunda yanıklara ve buna bağlı darlıklara neden olabilir. Bu nedenle bu maddelerin çocukların ulaşamayacağı yerlerde, ağzı kolay açılamayan kaplarda saklanması gerekir. Yanlışlıkla bu maddelerin ağızdan alınması durumunda acil servise başvurulması gerekir. Kusturma, mide yıkama veya yemek yedirme gibi girişimler, yakıcı madde yemek borusundan bir kez daha geçerken hasarı arttıracağından önerilmemektedir. Hatta kesinlikle kaçınılması gerekir. Bu çocuklar acil serviste ilk yardım yapıldıktan sonra yemek borusunda oluşan hasarın değerlendirilmesi amacıyla endoskop ile incelenmelidir.
Karın ağrısı çocuklarda sık karşılaşılan bir yakınmadır. Yaş, ağrının şekli, yerleşimi ve yayılması, beraberinde görülen diğer yakınmalar ağrının nedenine göre değişebilir. Öykü ve fiziksel inceleme ile bazı acil cerrahi girişim gerektiren hastalıklar tanınabilir, daha sonra gerekli diğer incelemeler planlanır. Karın ağrısı erken tanınmadığında hayatı tehdit edebilecek bazı hastalıkların belirtisi olabilir. Bu nedenle karın ağrısı olduğunda nedeni belli olmadan ağrı kesici verilmemeli, mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Çocuğun yaşına ve kanamanın niteliğine göre makattan kan gelmesi değişik nedenlere bağlı olabilir. Anal fissür, barsak düğümlenmesi, polipler, iltihabi barsak hastalıkları, kanama bozukluğu yapan sistemik hastalıklar gibi pekçok farklı nedene bağlı olabileceğinden, bu yakınmayla karşılaşıldığında doktora başvurulmalı ve gerekli incelemeler planlanmalıdır.
Travmalar bir yaşından sonra çocukluk çağının önemli sağlık sorunlarından birini oluşturur. Beden travmalarında kafa, göğüs kafesi, karın içi organlar, pelvis, idrar yolları, kas-iskelet sistemi hasar görebilir ve başlangıçta çok ciddi olabilecek yaralanmalar dışarıdan fark edilmeyebilir. Travma sonrası en kısa sürede acil servisine ulaşılmalı, gerekli girişim ve incelemeler zamanında yapılmalıdır.
Hidronefroz böbreğin, hidroüreteronefroz ise böbrek ve idrar yollarının genişlemesi olup, doğumsal idrar yolu darlıklarına veya reflüye bağlı görülebilir. Gebelik sırasında yapılan ultrasonografide görülen hidronefroz ve hidroüreteronefrozun doğum sonrası takibi önemlidir. Hidronefroz daha sık saptanan bir durumdur ve bu bebeklerin doğumdan birkaç gün sonra, mümkünse hastaneden çıkmadan ultrasonografi ile değerlendirilmesi gerekir. Bebek bir aylık olduğunda hidronefroz yapan nedenler araştırılmak üzere bir takım tetkikler yapılmalıdır. Hidronefrozların çoğu aralıklı böbrek ultrasonografileri ile güvenle takip edilmektedir. İzlem sırasında böbrek fonksiyonlarında bozulmaya yol açan hidronefrozlar cerrahi açıdan değerlendirilirler.
Gece altını ıslatma çocuğun gelişimi sırasında mesanenin kontrolünün sağlanmasıyla zamanla düzelebilen bir durumdur. Ancak 5 yaşından büyük çocuklarda gece ıslatmaları mutlaka araştırılmalı ve tedavi edilmelidir. Bazı çocuklarda gece altını ıslatma aileseldir. Kendiliğinden geçen olgular olabilir. Gece sıvı kısıtlaması, yatmadan önce tuvalete gitme ve uyuduktan bir süre sonra tuvalete gidilmesi için uyandırma gibi basit destekleyici öneriler öncelikle tercih edilir. Bu önlemlerden fayda görmeyen hastalarda çocuğun gece işeme özelliğine göre alarm veya ilaç tedavisi gerekebilir.
Çocuklarda göbek fıtığı 3 yaşına kadar kendiliğinden kapanabilir. Bu yaştan sonra kendiliğinden kapanmayan geniş göbek fıtıkları cerrahi olarak tedavi edilirler. Göbek fıtığı sonrası hastalar bir gece yatırılarak izlenirler.
Gribal ve döküntülü infeksiyonlar çocukluk çağında sık görülür. Acil olmayan durumlarda infeksiyon tedavisinden en az 15 gün sonra anestezi altında cerrahi işlem yapılması önerilmektedir.
Hidrosel testis etrafında sıvı birikimi olup zamanla kendiliğinden geçebilir. Kendiliğinden geçmeyen hidrosellerin bebek 18 aylık olunca ameliyat edilmeleri gerekir. Hidrosel onarımı günübirlik cerrahi işlem olup çoğu kez hastaneye yatırılmaksızın izlenirler.
Hipospadias idrar deliğinin penis ucuna açılmadığı doğumsal bir anomalidir. İdrar deliğinin açıldığı yere göre hafif ve ağır formları vardır. Hipospadiaslı çocuklarda sünnet derisi penisi çevreleyemez ve penisin ön tarafında yoktur. Bazı hastaların doğuştan sünnetli olduğu düşünülür. Doğumda idrar deliği genişliğinin yeterli olup olmadığına dikkat edilir. İdrar deliği darsa sınırlı bir girişimle açıklığın genişletilmesi gerekir. Sünnet derisinin hipospadias onarımında kullanılma olasılığı nedeniyle bu çocukların onarımlar tamamlanana kadar sünnet edilmemeleri gerekir. İdrar deliğinin penis ucuna taşındığı birçok hipospadias onarımı tariflenmiştir.Onarım yöntemine göre hastalar ameliyat sonrası 3 gün ila 1 hafta boyunca sonda ile yatırılarak takip edilirler. Hipospadias onarımı sonrası idrar deliğinde geriye düşme, fistül ve darlık gibi komplikasyonların olabileceği akılda tutulmalıdır.
Bebekler anne karnında iken testisleri karın içinde olup doğumdan bir süre önce kasık kanalından skrotuma inerler. Testisin inişini tamamlayamadığı ve kasık kanalında kaldığı duruma inmemiş testis denir. İnmemiş testisli bebekler 18 aylık olana kadar testisin kendiliğinden skoruma inme olasılığı nedeniyle takip edilirler. Takip süresinde inmeyen testisler için günübirlik cerrahi işlem planlanır. İnmemiş testisi olan çocuklar ameliyat günü ertesi ve 15 gün sonra pansuman yapılmak üzere poliklinikte kontrol edilirler.
Kız çocuklarda anneden gelen hormonların çekilmesi veya genital bölgenin hijyeni ile ilgili sorunlara bağlı labialarda yapışıklık olabilir. Bu durum bazen aileler tarafından vajinal bölgenin yapışıklığı veya yokluğu gibi değerlendirilebilir. Labial sineşi sıcak oturma banyosu ve östrojenli kremlerle izlenebileceği gibi, poliklinik şartlarında basit olarak yapışıklığın açılması ve östrojenli krem uygulaması ile sağaltılabilir. İşlem sonrası sıcak oturma banyosuna bir süre daha devam edilir. Labial sineşi çok nadir olarak ameliyathane şartlarında açılmayı gerektirir.
Retraktil testis halk arasında utangaç testis olarak bilinir. Retraktil testis inmemiş testis değildir ve çoğu kez ameliyat gerektirmez. Ancak bu testislerin bir kısmı izlem sırasında kasıkta kalarak gerçek inmemiş testis haline gelebilir veya retraktil testisin gelişimi etkilenebilir. Bu gibi durumlarda cerrahi tedavi açısından değerlendirilir.
Tıbbi gerekçelerle (tekrarlayan idrar yolu infeksiyonu, sünnet derisinde darlık, vb) yapılan sünnet herhangi bir yaşta uygulanabilir. Ancak tıbbi gerekçe olmaksızın yapılan sünnetin, çocukların psikoloji olarak en az örseleneceği 9 ay-3 yaş arası veya 6 yaş üstü dönemde yapılması önerilmektedir.
Yabancı cisim aspire eden çocuklarda solunum sıkıntısı olması durumunda hemen, olmadığı durumlarda ise en kısa sürede bronkoskop ile hava yollarının değerlendirilmesi gerekir. Yabancı cisim aspirasyonu şüphesi olan tüm olgular bronkoskop ile incelenmeli ve yabancı cisim çıkarılmalıdır.
Yenidoğanlarda görülen kusmanın önemli bir kısmı gastroözofageal reflüye bağlı olabilir. Yenidoğanlarda reflü uygun pozisyonda ve kıvamlı besinler ile beslenme ile çoğu kez giderilebilir. Beslendiğinin tümünü kusan ve sıvı kaybı olan yenidoğanların pilor darlığı açısından araştırılması gerekir. Pilor darlığı olan bebeklerde uygun sıvı tedavisi sonrası pilor kası kesilerek pilor darlığı giderilebilir. Safralı kusan bir yenidoğan ise doğumsal barsak tıkanıklıklarına işaret edebileceğinden, mutlaka Çocuk Cerrahisi Bölümü’nde değerlendirilmelidir.